Müslüman'sa dünyaya müstağnidir. Dünyanın ardından koşmaz. Kendisini dünyaya mecbur, mâhkum, muhtaç hissetmez. Dünyaya yüz vermediği için dünya onun ardından gider.
Dinin buyruklarına ve yasaklarına, ancak ve yalnız dinin buyruğu ve yasağı olduğu için uyulur. Bir müslüman için domuz eti yememenin tek sebebi dinin bu husustaki buyruğunu yerine getirmek içindir. Başka bir şey için değil… Fakat dinin hükümleri içindeki hikmetleri araştırmak olsa olsa fazilettir.
Kimileri, İslâm denildiğinde bir ütopyadan söz açılıyormuş izlenimine kapılıyor. Sanki islâm yaşanmak için indirilmiş bir din değil de, zihinsel bir düşüntü!
Kimileri, İslâm denildiğinde bir ütopyadan söz açılıyormuş izlenimine kapılıyor. Sanki İslâm yaşanmak için indirilmiş bir din değil de, zihinsel bir düşüntü!
Dinin buyrukları ve yasakları, insanın kendiliğinden kesfedebilecegi hükümler değildir. İnsan bu hükümlere kendi tecrübesi ile ulaşamaz.
Öyle olsaydı domuz eti yememe hususunda dünyanın her yerinde aynı tutum benimsenirdi...
Bir gerçek var ki, tekrarlanmalıdır: Tek tek Müslümanların mevcut olması olayıyla İslâm'ın kamu düzeni olarak uygulanması arasında bir mahiyet farkı olduğunu bilmek ve bu iki durumu birbirine karşıtırmamak gerekiyor. Anayasalarına "bu devlet İslâmîdir" diye hüküm koyan ülkelerin bile aslında İslâm devleti olmadığını bilmemiz gerekiyor. İslâmî devlet uygulamasının yüzdesi yoktur, yani yüzde on, yüzde elli, yüzde doksandokuz oranında bir İslâm düzeni düşünülemez. Böyle bir devlet, Anayasasına "devlet İslâmîdir" diye hüküm koysa bile, İslâm-dışı kurumlara göz yuman, böyle kurumların işlemesini kanunen tecviz eden bir ülkede İslâmî uygulamanın sözü edilemez. Çünkü İslâm düzeni, kendine özgü uygulamasının kendi sistemi içinde başka bir yabancı unsurun bulunmasını kabul etmez. Yani o ya vardır, ya yoktur. Yüzde şu kadar İslâmîdir denemez, bunu demek örtülü olarak onun yokluğunu söylemek anlamına gelir.
"Kuşkusuz, sonucun zafer olması dilenir, fakat amaç zafer değildir. Amaç, Allah'ın rızasını kazanmaktır. Onun rızası kazanılabilmişse, yenilgi bile galip hükmünde sayılır."